Cüzzam Nedir?
Cüzzam hastalığı çağlar boyunca korkulan bir hastalık olmuş, kimi zaman Tanrı’nın laneti kimi zaman kalıtsal bir hastalık olduğuna inanılmış ve insanoğluna büyük acılar çektirmiştir. Bilim adamları cüzzam hastalığı ile ilgili en eski kayıtlı bilginin yaklaşık M.Ö.1550 yılında Mısır papirüslerinde yer aldığını düşünmektedir. Yine M.Ö 600 yılarında Hindistan belgelerinde cüzzama benzer bir hastalık tanımlanmıştır. Avrupa’da ise ilk olarak Büyük İskender’in Asya-Hindistan seferi sonrası görüldüğü kayıtlarda yer almıştır. Hastalığın biyolojik nedeni belli olduktan sonra bile cüzzam hastaları toplumda damgalanmış, ayırımcılığa uğramış ve aşağılanmıştır. Örneğin orta çağda Avrupa’da cüzzam hastalarının özel giysiler giymek zorunda oldukları ve yolun belli bir tarafından yürüme zorunda oldukları bilinmektedir. Modern çağlarda bile cüzzam hastalarının tedavisi ayrı hastanelerde yapılmıştır. Oysa bulaşıcılığı son derece düşük ve hastalığın ilerleyişi çok yavaştır. Bugün hala Dünya’da özellikle açlık, yoksulluk, hijyen koşullarının kötü ve sağlık hizmetlerinin ulaşılamaz olduğu bölgelerde ve iç savaşların yaşandığı coğrafyalarda hastalık hüküm sürmektedir.
Bu nedenle, her yıl Ocak ayının son haftası Cüzzam haftası ve her son pazarı Dünya Cüzzam Günü olarak kabul edilmiştir. Her yıl bir tema ile hastalığı tanıtan ve korunma yollarını anlatan çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Bu yılın teması cüzzam hastalarına karşı ayırımcılığın, önyargıların ve damgalanmanın sona erdirilmesidir.
Türkiye cüzzamla savaşta önemli bir yol kat etmiş ve bu savaşta büyük ölçüde başarılı olmuştur. Türkiye’de cumhuriyetin ilk yıllarında önemli bir sağlık sorunu olan cüzzam hastalığı uzun uğraşlar sonucu hasta sayısı yıllar itibariyle azalarak 2017 yılı sonunda kayıtlı hasta sayısı 605 e yeni vaka sayısı 2 ye gerilemiştir. Türkiye’de cüzzamla savaşta Örnek bilim insanı Prof Dr Türkan Saylan ve kurucusu olduğu cüzzamla savaş derneği’nin katkıları büyüktür. Uluslararası alanda da çalışmaları takdir gören bir bilim insanı olan Dr Saylan cüzzamla savaştaki katkıları nedeniyle 1986 da Hindistan’da uluslararası Gandhi ödülünü almış, cüzzamla savaşta DSÖ ne danışmanlık yapmıştır. Bu vesile ile Dr Saylan’ı hayırla, minnetle, saygı ile anıyoruz.
Cüzzam etkeni, bulaşması, hastalığı:
Hansen hastalığı" olarak da isimlendirilen cüzzam (lepra), mycobacterium leprae isimli bakterinin neden olduğu kronik bir enfeksiyon hastalığı olarak tanımlanmaktadır.
Cüzzamda bulaşma kaynağı sadece insandır. Basil, hasta vücudundan dışarıya çeşitli yara salgıları ve özellikle burun salgısı ile çıkarak etrafa yayılmaktadır. Bakteri çok yavaş çoğalır, kuluçka dönemi 5 yıl kadardır, hatta belirtilerin görülmesi bazen 25 yılı bulmaktadır. Tedavi edilmemiş enfekte hasta ile uzun süreli çok yakın ve sık temas sonucu ağız ve burun yoluyla damlacık enfeksiyonu şeklinde bulaşmaktadır. Cüzzamın oluşmasında kişilerin mikroba karşı bağışıklığının zayıf olması ve aktif cüzzamlı kişilerle uzun süreli yakın temas esas iki faktördür. Lepra daha çok kırsal kesimlerde çok çocuklu yoksul ailelerde yaygındır. Tek odada yaşayan, aynı kaptan yemek yiyen, dengeli beslenemeyen insanlarda görülür. Nadir olarak bulaşan, salgın oluşturmayan bir hastalıktır.”
Cüzzam; önlenebilen, tanısı kolay, tedavisi kesin ve erken tanı konulduğunda kolayca kontrol altına alınabilen, bildirimi zorunlu bir hastalıktır. Cüzzamlı hastaların ilk tedavileri İstanbul, Ankara ve Elazığ illerinde bulunan lepra hastanelerinde yapılmaktadır. Daha sonra her türlü izleme ve değerlendirme, hastaların yaşadığı illerdeki sağlık kuruluşları tarafından yürütülmektedir. Tedavisinde DSÖ’nün uyguladığı çok ilaçlı tedavi yöntemi uygulanmaktadır. Kayıtlı hastaların tedavi masraflarını DSÖ karşılamaktadır. Türkiye'de cüzzam hastalığı bildirimi zorunlu bulaşıcı hastalıklar kapsamında yer almaktadır ve "Lepra Eradikasyon Programı" uygulanmaktadır.
Cüzzam Hastalığının Laboratuvar tanısı:
Cüzzam hastalığının tanısı klinik tablo ile konur. Tipik belirtileri, el ve ayaklarda uyuşma, ağrılı ve/veya hassaslaşmış sinirler, deride yanma hissi, yüzde ve kulak memelerinde ağrısız şişlik veya yumrular, kaş ve kirpiklerin dökülmesidir. Tanı deri ve/veya sinir biyopsisinin Ziehl Neelson aside dirençli boya ile boyanması sonucu doğrulanır. Her ne kadar bazı araştırıcılar bazı serolojik testler geliştirmişlerse de bu testlerin duyarlılık ve özgüllüğü tanı testi olarak kullanılmasına yeterli düzeyde olmadığı için tanıda serolojik testler kullanılmamaktadır. Cüzzam şüpheli lezyonun yerine göre kulak memesi, dirsek, dizlerdeki deriden yayma, aktif lezyonların kenarından deri biyopsisi veya kalınlaşmış sinir dokusundan biyopsi numunesi alınıp histopatolojik inceleme ve aside dirençli boyama ile basil tipik basillerin görülmesi tanıyı doğrular.
Cüzzam etkeni mycobacterium leprae nin kültürü yapılamamaktadır, yani vücut dışında yapay besiyerlerinde üretilememektedir. Son yıllarda polimeraz zincir reaksiyonu gibi moleküler yöntemler tanıda kullanılmaya başlanmıştır.